TEŞEKKÜR EDİYORUZ! AMA BİTİRMİYORUZ!

Teşekkür ediyoruz….

Hep beraber, “ARTIK YETER! SAĞLIKTA TASARRUF TEDBİRLERİNİN YARATTIĞI YIKIMA VE TALANA KARŞI BİRKEZ DAHA DUR” dediğimiz, Türk Tabipleri Birliği (TTB),Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Diş Hekimleri Birliği (TDB), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerinin Sözü Sendikası (SÖZSEN), Türk Hemşireler Derneği (THD), Türkiye Fizyoterapistler Derneği, Türkiye Diyetisyenler Derneği (TDD), Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUDER) ve Çevre Sağlığı Derneği (ÇEVSAĞDER)’e

4 Aralık’ta Sosyal Güvenlik Kurumu’nun II. Olağan Genel Kurulu’na bizimle birlikte katılmayarak, Kurum’un sosyal tarafları temsil etmediğini hep beraber gösterdiğimiz tüm Konfederasyon ve Birliklere,

Bu süre içinde bizleri destekleyen, halka doğru haber yansıtmak için olağanüstü güç ve emek sarf eden değerli basın emekçilerine,

Eczacıların kamu hizmeti verdiğini ve bu hizmetin asla ikincilleşmemesi gerektiğini hatırlatan Dünya Eczacılık Federasyonu’na ve onun değerli başkanı, meslektaşımız Prof. Dr. Kamal Midha’ya,

Başta kooperatiflerimiz olmak üzere bu süreçte yanımızda duran tüm dağıtım kanallarına ve emekçilerine,

Türk Eczacıları Birliği ve Odalarımızın tüm çalışanlarına,

Kısa bir süre içinde binlere varan üyelerine tek tek ulaşan, konuşan, koşturan, canını dişine takan tüm Oda Başkan ve yöneticilerimize,

Her zamanki gibi tek bir fire vermeden tek ses, tek yürek olduğumuzu göstererek, haklılığımızı canla başla halka anlatan tüm meslektaşlarımıza, sağlık nöbetçilerimize,

Bize eczacı olmanın, birlikte olmanın, örgütlü olmanın onurunu yaşattıkları için teşekkür ediyoruz.

Ama bitirmiyoruz…

4 Aralık günü, bir kez tarihe kazındı. 4 Aralık’ta 2.400’ü nöbetçi 24.000 eczane, bir günlüğüne uyarı mahiyetinde kepenk kapattı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve SGK ise, eczacının karının peşinde koştuğunu, oysa zararının yüzde 1.52 olacağını, sadece 9 eczane kapanacağını söyleyerek konuya ne kadar “hakim” olduklarını gösterdi. Aynı gün gidip, sanki sorun ilaç şirketlerinin ilaç üretmemesinden / ithal etmemesinden kaynaklanacakmış gibi, 3.3 milyar “tasarruftan” 800 milyon TL indirim yaptı. Yani, tam eczacının zararı kadar. Sonra da, ilaç şirketleri ile anlaştıklarını, sorunun ortadan kalktığını ileri sürdüler. Hayır, sorun ortadan kalkmadı. O anlaşma iptal edilene kadar da kalkmayacak. Bizim cebimizden alıp ilaç sanayinin cebine koyduğunuz o 800 milyon TL, hastalarımızın muayene ücretinin kaldırılması ve eczacıya meslek hakkı olarak kullanılmalıdır. Zenginleri daha da zengin edip, yoksulları sağlıksızlığa, eczacısızlığa, ilaçsızlığa mahkûm etmenize göz yummayacağız. Bizler, başından beri “feda edecek tek bir eczanemiz yok”, diyoruz. Ekleyelim, ilaç şirketlerinin kârları için feda edecek tek bir hastamız da yoktur.

10-13 Aralık’ta Genel Kurulumuz Ankara’da toplanacak. Tüm Türkiye’den temsil yetkisine sahip, seçilmiş delegelerimiz bir araya gelerek 4 Aralık sonrasını tartışacak. Orada, eczacılar, kendi gelecekleri ile birlikte hastalarının geleceklerini de belirleyecekler. Çünkü eczacılar, eczanelerini korumanın hastalarının sağlığını korumakla bir ve aynı şey olduğunu bu süreçte bir kez daha gösterdiler. Bugün bir kez daha kendi ellerimize aldığımız geleceğimizi belirlerken, hepimizin kulaklarında Türk Eczacıları Birliği Kanunu’nun “üyelerimizin maddi ve manevi hak ve menfaatlerini korumak” ve Eczacılık Yemini’nin şu bölümü olacak:

“Eczacılık mesleği üyeleri arasına katıldığım bu andan itibaren, hayatımı insanlık hizmetine vakfedeceğime, hastanın sağlığını baş kaygım olarak telakki edeceğime, meslektaşlarıma saygı göstereceğime, NAMUSUM VE VİCDANIM ÜZERİNE AND İÇERİM”

 

TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ

MERKEZ HEYETİ