ABDİ İBRAHİM İLAC SANAYİ ve TİCARET A.Ş. YÖNETİM KURULU BASKANLIĞINA

        SAYIN MESLEKTAŞLARIM,         TEB Merkez Heyeti'nin Abdi İbrahim İlaç San.ve Tic.A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı'na göndermiş olduğu yazı aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.    33.BÖLGE ECZACI ODASI BAŞKANI     ECZ.MÜJGAN AYDIN

Sayın Nezih BARUT Abdi İbrahim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı İSTANBUL

İlaç ve eczacılık sektöründe yıllardır takipçisi ve savunucusu olduğumuz bir takım temel değerleri hayata geçiren, sağlık daha da özelde ilaç alanının önemli bir öznesi olan Abdi İbrahim İlaç Firması’nın Yönetim Kurulu Başkanı sıfatı ile gerçekleştirdiğiniz röportajı ilgiyle takip ettik. Ancak bu noktada bizim açımızdan açıklığa kavuşturulması gereken bir takım noktalar bulunmaktadır. Bu nedenle meseleyi kısaca kendi perspektifimizden tanımlamaya çalışalım. Öncelikle sözü edilen bu temel değerler nelerdir, onlardan bahsetmekte fayda var.

İlaç herkes için kolaylıkla ulaşılabilir bir ürün olmalıdır. Çünkü ilaç insan ve toplum sağlığı için vazgeçilmez öneme sahip bir üründür. Bunu sağlamanın en etkin yolu özellikle büyük, tekelleşme eğilimi yüksek olan yabancı ilaç sanayinin yanında yerli ilaç sanayini desteklemektir. Yerli ilaç sanayinin yalnızca varlığı değil, aynı zamanda verimliliği ve büyüklüğü, ‘teknolojik inovasyon’ yaratan bir konuma gelmesi, halkımızın ilaca ulaşımını kolaylaştırıcı bir işlev görecektir. Ülkemizde yerli ilaç üretimi özellikle son 5-6 yıldır büyük bir hızla gerçekleşmiş şirket evlilikleri ya da birleşmeleri sonucunda büyük oranda azalmaktadır. Yabancı sermaye ise Türkiye’de üretimini gerçekleştirmek ve AR-GE yatırımları yapmak konusunda isteksiz davranmaktadır. Güncel veriler göstermektedir ki, Türkiye ilaç sektöründe ithalatın ihracatı karşılama oranı ancak yüzde 10’lar düzeyindedir. Bu nedenlerle, ‘üç kuşaktır büyüyen yatırımları ve genişleyen kapasitesi ile’, ilaç üretimi konusunda uzmanlaşmış Abdi İbrahim Firması’nın gelişimi, hele ki bu gelişim orijinal ilaç üretimi kapasitesini arttıracak ise bizi ancak mutlu eder. Sadece yasa bize yerli ilaç sanayini koruma görevi verdiği için değil, aynı zamanda ilacın ulaşılabilir olmasını sağlamak için de bizler bu alandaki gelişmeleri memnuniyetle takip ederiz.

Ancak takdir edilmelidir ki söz konusu alan oldukça büyük sermayelerin alanıdır. Şirketlerin sürdürülebilir bir büyüme sağlamaları oldukça büyük ölçekli sermaye ile mümkün olabilir. İlacın halka ulaşımı ve böylelikle gerçek amacına hizmet etmesi sürecinde, zincirin diğer önemli halkası eczacılardır. Eczacı küçük sermayesi ile geçinen ve hedefi bölgesel ya da ulusal düzeyde kapsayıcı olabilecek büyüklükte bir sermayeye dönüşmek olmayan- böyle bir hedefi olsa dahi mesleğin doğası gereği bunu gerçekleştirmesi olanaklı olmayan- kendi hayatını idame ettirme gayretinde bir emekçidir. Eczacı Türkiye’nin dört bir yanında bilgisi ve emeği ile sağlık hizmeti sunan kişidir.

Eczacılar referans fiyat uygulaması, eşdeğer ilaç, İlaç Fiyat Kararnamesi ile bir anda değişen ilaç fiyatları, devlete yapılan ıskontolar ve daha bir çok ulusal ve uluslar arası düzenleme sonucunda azalan kar hadleri ile mesleklerini sürdürme gayretindedir. Bu aşamada gündeme gelen kamu kurum ıskontoları meselesinde ise, bizim açımızdan anlaşılamaz olan; ilaç firmalarının kamuya yaptığı indirimler sonucunda ilaçların toptan ve perakende satış fiyatları arasındaki farktan kaynaklı maliyetlerinin eczacılar üzerinden tahsil edilmesi uygulamasıdır. Bizler kamuoyu gündemine de taşınan son protokol görüşmeleri sürecinde ‘karımızı arttırmak’ değil, üzerimizde kalmış ve bizi zarara uğratan bu uygulamanın ortadan kaldırılmasını istedik. Evet ‘ilaç fiyatlarındaki indirim hastaya mümkün olan en iyi düzeyde yansısın’ ancak bunu gerçekleştirmenin yolu uluslar arası ölçekteki sermayeler karşısında küçük birer işletme olan ve neredeyse 8.500 tanesi kapanma noktasına gelmiş eczanelerden ve ‘eczacılardan fedakarlık  istemek’ olamaz.

Eczacı halk sağlığı için hizmet verirken fiyatını kendisinin belirlemediği, ilaç gibi hayati öneme haiz bir ürünü halka ulaştırır ve doğru kullanımını sağlamak için danışmanlık hizmeti verir. Ülkemizde uzun bir tarihsel geçmişi olmayan ilaç fiyatlarındaki ani düşüşler göstermektedir ki, üretici büyük sermaye koşullara göre fiyatlarını düşürebilmektedir. Eczacı sınırlı karı ile hizmet sunarken, bu ani düşüşlerde uğradığı zararı bile halk sağlığı adına görmezden gelmiştir. Kısacası eczacı yıllardır zaten çeşitli fedakarlıklar yapmıştır. Kamu-üretici-eczacı arasındaki döngüde, eğer kamunun sınırlı kaynağı bulunmakta ise; ilaç fiyatlarına ilişkin düzenlemelerde zaten kendisine ait olan sorumluluğu üstlenmesi beklenen ilaç sanayidir.

İlacın halka en ucuz biçimde ulaşmasını sağlayacak olan yerli ilaç firmalarımızdır. İlaç ise ancak uzman kişiler tarafından, güvenli bir biçimde halka ulaştırıldığında üretim amacını gerçekleştirir. Zincirin bu iki halkası işbirliği içinde birbirini desteklemelidir. Ancak, yıllardır üzerlerindeki bürokratik ve mali yükler ile mücadele eden eczacıların yalnızca haksız bir yükü taşımamak konusundaki dirençlerini anlarken ve anlatırken, yukarıda özetlemeye çalıştığımız yaklaşımın faydalı olabileceği düşüncesindeyiz.

Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttüğünüz Abdi İbrahim İlaç Sanayi yukarıda nedenlerini detaylarıyla tanımlamış olduğum üzere ülkemiz, mesleğimiz ve bizler açısından oldukça önemli bir konumdadır. Bizler bugüne kadar her platformda yerli ilaç sanayimizi desteklemek için elimizden gelen her türlü çabayı samimiyetle sarf ettik. Bu nedenle de söz konusu gazete röportajınızda, mesleğimiz açısından öne çıkan yaklaşım biz eczacıları ziyadesiyle üzmüştür.

Saygılarımla,

Ecz. Erdoğan ÇOLAK Genel Başkan

Hürriyet Gazetesinde Çıkan Haber İçin Tıklayınız.