1978 yılında Afyonkarahisar Merkez ilçesinde memur anne ve babanın iki  çocuğundan ilki  olarak dünyaya geldim. Afyonkarahisar ve Cumhuriyet denilince akla ilk gelen Kocatepe ismi ile müsemma Kocatepe ilkokulu ve Kocatepe Anadolu Lisesinde ilk ve orta öğrenimimi tamamladım. 1996 yılında Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde başladığım yükseköğrenimimi 2000 yılında Eczacı ünvanı alarak başarıyla tamamladım. Ayrıca Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji  Anabilim Dalında yüksek lisans ve Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Muhasebe ve Vergi Uygulamaları ön lisans programlarını bitirdim.

     2001 yılında Afyonkarahisar İli, Sinanpaşa İlçesinde, halen sahip ve mesul müdürü olduğum Ege Eczanesi’ni açtım. 2002 yılında vatani hizmetimi  yedek subay olarak Konya’da yaptım. 2001  yılında Ecz. Sibel Demir ile evlendim. Üç çocuk babasıyım.

   2011 yılından itibaren TEB 33. Bölge Afyonkarahisar Eczacı Odası yönetiminde çeşitli görevlerde bulundum. Hali hazırda 2 dönemdir Genel Sekreterlik görevini yürüttüğüm Afyonkarahisar Eczacı Odası Yönetim Kurulunda;  Başkan Ecz. Alper Pehlivanlı’nın, 19 Kasım 2023 tarihinde yapılan Türk Eczacıları Birliği 44. Dönem Olağan Büyük Kongrede, Merkez Heyeti Üyesi seçilmesi nedeniyle  yapılan ilk yönetim kurulu toplantısı sonucunda başkan olarak seçilip, göreve başladım.

     Eczacılık mesleğinin son çeyrek asırdaki değişimine hem öğrenci, hem eczane sahibi, hem oda yöneticisi olarak şahit oldum. Bundan sonraki çeyrek asırda mesleğin özünü kaybetmeden kendi içinde yeni ile eskiyi harmanlayarak topluma en faydalı halde değişmesine katkıda bulunmak arzusundayım. Şunu rahatlıkla ifade etmek isterim ki eczacının toplum içindeki değerini ve zor zamanlarda neler yapabildiğini önce COVID 19 pandemisinde ardından bir daha yaşanmasını düşünmek dahi istemediğim 6 Şubat Pazarcık ve Elbistan depremlerinde bizzat yaşayarak tahlil ettim. Afyonkarahisar Eczacı Odası olarak gerek pandemide gerek ise depremde çok hızlı aksiyonlar alarak çözüm odaklı çalıştığımızın altını net bir şekilde çizmek isterim.

    Özellikle hafızası taze olan son 6 Şubat depremlerinin olduğu günden itibaren yaptıklarımızdan biraz bahsetmek sanırım yerinde olacaktır. Deprem sabahı istişarelerde bulunarak bölgedeki ihtiyaçlar için  Türk Eczacıları Birliği vasıtası ile gönüllü intikal eden meslektaşlarımız ile 7/24 esasına dayanan iletişim ve hizmet hattı kurarak başta serum ihtiyacını tespit ettik. Afyonkarahisar eczacıları ihtiyati tedbirleri hariç tutarak depoların tüm serum stoklarını bağışladılar ve depremin ilk günü serumların sevkini sağladık. Ardından Türk Eczacıları Birliği bünyesinde Gaziantep İli Nurdağı İlçesi Sahra Eczanesinin kurulumu ve 55 gün boyunca  idare ve iaşe düzeni ile,  Hatay İli Kırıkhan İlçesi Sahra Eczanesi kurulumunda Afyonkarahisar Eczacı Odası olarak Eczacı ve Eczane Teknisyenlerimiz ile gönüllülük esası ile görev yaptık. Doğal afet anında daha etkin çalışmak adına önümüzdeki dönemde çalışmalar yürüteceğimi ve yakından takipçisi olacağımı da buradan belirtmek isterim.

    Örgütlü yapısı ve toplumsal hassasiyeti yüksek bir meslek grubu olarak olağanüstü durumlarda üzerimize düşen görevi fazlasıyla yapmakta olan bizlerin stratejik bir meslek dalı olduğumuzun önemle üstünde durulmasını istemenin hakkımız olduğunu düşünmekteyim. Böyle stratejik bir meslek grubunda, ülke ihtiyacının çok üzerinde eczacı yetiştirmek hele ki iş veya işyeri sahibi yapamadıktan sonra ülkenin sosyal güvenlik ve sağlık hanesine eksi olarak yazar. 1839 yılında Mekteb-i Tıbbiye bünyesinde açılan eczacı sınıfından, 1997 yılına kadar mevcut bulunan 7 eczacılık fakültesine kadar ülkede eczacı eksiği yaşanmadığı gibi mezun olanların da kendi içinde iş veya işyeri sahibi olduğu yeterli, itibarlı ve bugünkü toplumsal salgın ve doğal afet olaylarında yerinde müdahale edebilecek maddiyat ve maneviyata sahip bir meslek grubuyduk. Ancak son yıllarda art arda açılan ve birçoğunun içinde laboratuvar dahi bulunmayan hatta yeterli öğretim elemanı olmayan sayısı 62 ye ulaşmış eczacılık fakülteleri ile birlikte ihtiyacın katlarca üstünde eczacı topluma dahil olacaktır.

    Çok basit bir matematik hesabını bile gerektirmeyen özet ile bu durumu noktalamak ve çözüm sunmak istiyorum. Cumhuriyetimizin ilanından bugüne şu anda aktif yaklaşık 30 bin eczane Türkiye’nin her köşesinde hizmet vermektedir. Sadece önümüzdeki birkaç yıl içinde 30 bin eczacı daha aramıza katılacaktır. Eğer bu fakülteler aynı kontenjanla mezun verirlerse mezun olan eczacıları hiçbir şekilde iş veya işyeri sahibi yapmanın mümkünü yoktur. Çözüm ise mevcut fakültelerin makul kısmının ilaç araştırma merkezlerine dönüştürülerek öğrenci kaydı almamaları, geriye kalanlarında kontenjanlarının yarıdan fazla azaltılmasıdır. Zira ilaç sanayi tıpkı silah sanayi gibi yerli ve milli olması gereken stratejik bir sektördür.

     Mesleğin gündemde olan popüler sorunlarından bahsetmek gerekirse, ilk sırayı piyasada bulunmayan ilaçların aldığı toplumca malumdur. Öyle ki bazı dönemlerde özellikle antibiyotik içerikli ilaçlar başta olmak üzere ithal menşeili ilaçların yoklukları halk sağlığı için tehdit boyutuna gelmektedir. İlacın erişilebilir, bulunabilir, üretilebilir olması; ucuz olmasından son dönemde ayrışmakta ve gitgide önem kazanmaktadır.  Elbette ki yerli kaynaklar ile üretilen ve ucuz temini olan ilaçtan yana tavır almakla beraber, güncel durumda piyasada bulunmayan ilaçların bulunabilir olması için de baz alınan dönemsel avro kuru düzenlemesinin daha sık yapılarak güncel tutulması gerektiği aşikardır.

     Çözüm odaklı düşünen bir insan olarak, çözümün de olabildiğince hızlı gelmesi gereken bir meslek icra ettiğimi düşünüyorum. Zira bir insana hastalığı başlarken müdahale etmek ile hastalık arttığında müdahale etmek arasında zaman,imkan ve tabiki maddi açıdan külfet vardır. Önleyici sağlık hizmetlerinin özellikle danışmanlık ayağında eczacının görünmez bir rolünün var olduğuna inanıyorum. Bu rolün belirgin hale gelmesini görmek daha önceki satırlarda bahsettiğim geçmiş ile geleceği harmanlamak açısından benim bundan sonraki yakın gelecekteki hayalim ve yegane isteklerimden biridir.

      Görev sürem boyunca öncelikli olarak üyelerimizden gelen önermeler ışığında, edindiğim tecrübelere ve aldığım eğitimin müsade ettiği noktaya kadar çalışacağıma olan inancım tamdır.